Fizilalil Kuran 10 Cilt, Roman Boy, Seyyid Kutub Tefsiri

Stok Kodu:
15883589088781
Boyut:
14:20
Sayfa Sayısı:
6000
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020
Çeviren:
Vahdettin İnce & Salih Uçan
Kapak Türü:
Ciltli Sert Kapak
Kağıt Türü:
Şamua
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
2.160,00TL
Temin süresi 3 gündür.
15883589088781
379717
Fizilalil Kuran 10 Cilt, Roman Boy, Seyyid Kutub Tefsiri
Fizilalil Kuran 10 Cilt, Roman Boy, Seyyid Kutub Tefsiri
2160.00

Fikirler hayatın malı oldukları müddetçe yaşarlar. Ortaya atılan her fikir, top­rağa serpilmiş tohum gibidir. Tohum toprakla temas kurup, güneş enerjisinden istifade ettiği müddetçe yaşama gücüne sahip olabilir. Fikir de böyle... Hayatın içinden geldiği, hayatla irtibat kurabildiği ve hayatın malı olduğu nisbette hayatta kalabilir. Hayatın malı olmamış fikirler, toprağa kök salmamış tohumlar gibidir. Mutlaka bir gün kurumaya mahkûmdur. Medeniyetin dişlileri arasında ezilmekte olan yirminci asır insanı için bu sözün realiteden başka birşey olmadığı kanaatındayız.

Ne var ki, nice yıllardır biz müslümanlar Kur'an'la hayat'ın arasına yıkılmaz sedler çekmişiz Hele son asırlarda Kur'an-ı Mübine beşerin hayat kitabı olarak değil; mihrab nağmeleri, mezar duaları gözüyle baktık. O'nu sırf âhiret kitabı bil­dik. «Ölüler dini değil, bu din, dîn-i hayat» diyen Akif, müslümanların bu büyük derdini şu mısralariyle ne güzel ifade eder:

« Ya açar bakarız Nazm-ı Celîlin yaprağına,
   Ya üfler geçeriz bir ölünün toprağına. »

Pakistan'ın büyük şairi Muhammed İkbal da : «Kusur İslâmda değil, bizim müslümanlığımızdadır.»  der.

Şu halde, bu babdaki kusurlarımızı idrâk ederek Kur'an-ı Kerîm'in dünya ve âhireti içine alan hayat düsturu olduğunu bilmemiz ve o sonsuz kaynaktan azamî derecede nasibimizi almağa çalışmamız gerekiyor.

Şu bir gerçektir ki; Asr-ı Saadetin müslümanları, Kur'an-ı Kerîm'i hayat kay­nağı, hayat düsturu, hayat kitabı olarak tatbik ediyorlardı. Onlar, hayatlarını «Kur'an'ın kumandasına teslim etmişlerdi. O yüzden de Kur'an-ı Mübîn, dualar manzumesi olarak değil, canlılık bahşeden bir hayat nizamı olarak cihandaki müm­taz yerini almıştı.

 İşte, şehîd profesör Seyyid Kutub islâmın bu büyük derdine parmak basmak için Fizilal-il Kuranı yazmıştır

Fîzılâl-il Kur'an ne bir bilgi hazinesi, ne de bir rivayetler silsilesidir. O, sa­dece Kur'an-ı Kerîm'in hayat menbaı ve beşer hayatının öz malı oluşunun ifade­sidir. Zaten S. Kutub'a göre, hayatın malı olmayan birşey üzerinde söz etmek fuzulîdir.

Müslüman Türk milletine takdim etmekle büyük iftihar duyduğumuz Fîzılâl-il Kur'an, tamamen bir dirayet tefsiridir. Prof. Seyyid Kutub asrımızın çöl haline gelen manevî yakıcılığı karşısında Kur'an'ın gölgesine sığınmış ve orada duyup ya­şadıklarını kâğıt üzerine aktararak bu değerli tefsiri vücuda getirmiştir. Bu yüz­dendir ki O'na, «Kur'an'ın Gölgesinde» manasına gelen «Fîzılal il Kuran» ismini vermiştir.

Merhum Seyyid Kutub'un vârisleri Türkiye'de bu eserin tercüme ve neşir hak­kını önce şahıs olarak, bilâhere müessese olarak resmen bize vermiş bulunuyorlar. Müslüman Türk Milletine gösterdikleri bu büyük alâkadan dolayı kendilerini şükran ve minnettarlıkla yâd ederken büyük şehide de bol rahmetler dileğimizi tek­rarlarız.

Fikirler hayatın malı oldukları müddetçe yaşarlar. Ortaya atılan her fikir, top­rağa serpilmiş tohum gibidir. Tohum toprakla temas kurup, güneş enerjisinden istifade ettiği müddetçe yaşama gücüne sahip olabilir. Fikir de böyle... Hayatın içinden geldiği, hayatla irtibat kurabildiği ve hayatın malı olduğu nisbette hayatta kalabilir. Hayatın malı olmamış fikirler, toprağa kök salmamış tohumlar gibidir. Mutlaka bir gün kurumaya mahkûmdur. Medeniyetin dişlileri arasında ezilmekte olan yirminci asır insanı için bu sözün realiteden başka birşey olmadığı kanaatındayız.

Ne var ki, nice yıllardır biz müslümanlar Kur'an'la hayat'ın arasına yıkılmaz sedler çekmişiz Hele son asırlarda Kur'an-ı Mübine beşerin hayat kitabı olarak değil; mihrab nağmeleri, mezar duaları gözüyle baktık. O'nu sırf âhiret kitabı bil­dik. «Ölüler dini değil, bu din, dîn-i hayat» diyen Akif, müslümanların bu büyük derdini şu mısralariyle ne güzel ifade eder:

« Ya açar bakarız Nazm-ı Celîlin yaprağına,
   Ya üfler geçeriz bir ölünün toprağına. »

Pakistan'ın büyük şairi Muhammed İkbal da : «Kusur İslâmda değil, bizim müslümanlığımızdadır.»  der.

Şu halde, bu babdaki kusurlarımızı idrâk ederek Kur'an-ı Kerîm'in dünya ve âhireti içine alan hayat düsturu olduğunu bilmemiz ve o sonsuz kaynaktan azamî derecede nasibimizi almağa çalışmamız gerekiyor.

Şu bir gerçektir ki; Asr-ı Saadetin müslümanları, Kur'an-ı Kerîm'i hayat kay­nağı, hayat düsturu, hayat kitabı olarak tatbik ediyorlardı. Onlar, hayatlarını «Kur'an'ın kumandasına teslim etmişlerdi. O yüzden de Kur'an-ı Mübîn, dualar manzumesi olarak değil, canlılık bahşeden bir hayat nizamı olarak cihandaki müm­taz yerini almıştı.

 İşte, şehîd profesör Seyyid Kutub islâmın bu büyük derdine parmak basmak için Fizilal-il Kuranı yazmıştır

Fîzılâl-il Kur'an ne bir bilgi hazinesi, ne de bir rivayetler silsilesidir. O, sa­dece Kur'an-ı Kerîm'in hayat menbaı ve beşer hayatının öz malı oluşunun ifade­sidir. Zaten S. Kutub'a göre, hayatın malı olmayan birşey üzerinde söz etmek fuzulîdir.

Müslüman Türk milletine takdim etmekle büyük iftihar duyduğumuz Fîzılâl-il Kur'an, tamamen bir dirayet tefsiridir. Prof. Seyyid Kutub asrımızın çöl haline gelen manevî yakıcılığı karşısında Kur'an'ın gölgesine sığınmış ve orada duyup ya­şadıklarını kâğıt üzerine aktararak bu değerli tefsiri vücuda getirmiştir. Bu yüz­dendir ki O'na, «Kur'an'ın Gölgesinde» manasına gelen «Fîzılal il Kuran» ismini vermiştir.

Merhum Seyyid Kutub'un vârisleri Türkiye'de bu eserin tercüme ve neşir hak­kını önce şahıs olarak, bilâhere müessese olarak resmen bize vermiş bulunuyorlar. Müslüman Türk Milletine gösterdikleri bu büyük alâkadan dolayı kendilerini şükran ve minnettarlıkla yâd ederken büyük şehide de bol rahmetler dileğimizi tek­rarlarız.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat